TÜRKÇE KUR'AN-I KERİM (DİYANET
MEALİ) |
5 - MÂİDE SÛRESİ |
Bismillahirrahmânirrahîm
|
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre
adını, 112. ve 114. âyetlerde yer alan "mâide" (sofra)
kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca; verilen sözlerin yerine
getirilmesi, İsrailoğullarının sözlerinde durmamaları,
Hristiyanların yanlış inançları, dünyaya düşkünlükleri ve
yolsuzlukları, müslümanlar için bazı talimat, uyarı ve dini
hükümler konu edilmektedir. |
|
1. |
Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine
getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek)
olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği
hükmü verir. |
2. |
Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu din)
nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı)
gerdanlıklara ve de Rab'lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek
Kâ'be'ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz)
avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydular diye bir takımlarına
beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve
takva (Allah'a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve
düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü
Allah'ın cezası çok şiddetlidir. |
3. |
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan
başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç;
boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak
ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili
taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet
aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten
kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini
kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için
dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha
meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. |
4. |
(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine
nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: "Size temiz ve hoş olan
şeyler, bir de Allah'ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız
avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı. Onların sizin için
tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah'ın adını anın
(besmele çekin). Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah hesabı
çabuk görendir. |
5. |
Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl
kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin
yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü'min kadınlardan iffetli olanlarla,
daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da,
mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost
tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkar
ederse bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana
uğrayanlardandır. |
6. |
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız
zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh
edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz
iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız
veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara
dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir
toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm
edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi
tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki
şükredesiniz. |
7. |
Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve
"işittik, itaat ettik" dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle
bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten sakının.
Şüphesiz Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
|
8. |
Ey iman edenler! Allah için hakkı
titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir
topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a
karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten
sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. |
9. |
Allah, iman edip salih ameller
işleyenler hakkında, "Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat
vardır" diye vaatte bulunmuştur.
|
10. |
İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar
var ya; işte onlar cehennemliklerdir. |
11. |
Ey iman edenler! Allah'ın size olan
nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze)
kalkışmıştı da Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden
çekmişti. Allah'a karşı gelmekten sakının. Mü'minler yalnız Allah'a
tevekkül etsinler. |
12. |
Andolsun, Allah İsrailoğullarından
sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah
şöyle demişti: "Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı
verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden
yardımda bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin
kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan
cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o,
dümdüz yoldan sapmıştır." |
13. |
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları
sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık.
Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar.
Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da
unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir
hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü
Allah iyilik yapanları sever. |
14. |
"Biz hıristiyanız" diyenlerden de
sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen
şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple biz de aralarına
kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah ne
yapmakta olduklarını onlara bildirecek!
|
15. |
Ey kitap ehli! Artık size elçimiz
(Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden
birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah'tan
bir nur ve apaçık bir kitap (Kur'an) gelmiştir. |
16. |
Allah onunla rızası peşinde olanları
selamet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa
çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir. |
17. |
Andolsun, "Allah, Meryemoğlu
Mesih'dir", diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: "Şâyet Allah,
Meryemoğlu Mesih'i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok
etmek istese, Allah'a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve
bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah'ındır. Dilediğini
yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir."
|
18. |
(Bir de) yahudiler ve hıristiyanlar,
"Biz Allah'ın oğulları ve sevgili kullarıyız" dediler. De ki: "Öyleyse
(Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de
onun yarattıklarından bir beşersiniz." (Allah) dilediğini bağışlar,
dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların
da hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş de ancak onadır. |
19. |
Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası
kesildiği bir sırada "Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir
uyarıcı" demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz
(Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir.
Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.
|
20. |
Hani Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey
kavmim! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden
peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştır ve (diğer)
toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti." |
21. |
"Ey kavmim! Allah'ın size yazdığı
kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar
olursunuz." |
22. |
Dediler ki: "Ey Mûsâ! O (dediğin)
topraklarda gayet güçlü, zorba bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça
biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa biz de gireriz." |
23. |
Korkanların içinden Allah'ın
kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: "Onların üzerine
kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer
mü'minler iseniz yalnızca Allah'a tevekkül edin." |
24. |
Dediler ki: "Ey Mûsa! Onlar orada
bulundukça biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin onlarla
savaşın. Biz burada oturacağız." |
25. |
Mûsa, "Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve
kardeşime söz geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını
ayır" dedi.
|
26. |
Allah şöyle dedi: "O halde orası onlara
kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın
dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme." |
27. |
(Ey Muhammed!) Onlara, Adem'in iki
oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban
sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti.
Kurbanı kabul edilmeyen, "Andolsun seni mutlaka öldüreceğim" demişti.
Öteki, "Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder"
demişti. |
28. |
"Andolsun! Sen beni öldürmek için elini
bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim.
Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım." |
29. |
"Ben istiyorum ki, sen benim günahımı
da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu
zalimlerin cezasıdır."
|
30. |
Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye
itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.
|
31. |
Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş
cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir
karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin
cesedini örtmekten aciz miyim ben?" dedi. Artık pişmanlık duyanlardan
olmuştu. |
32. |
Bundan dolayı İsrailoğullarına
(Kitapta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya
yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o
sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını
kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki,
onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama
onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.
|
33. |
Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve
yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak
öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama
kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için
dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
|
34. |
Ancak onları ele geçirmenizden önce
tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah'ın çok bağışlayıcı, çok
merhamet edici olduğunu bilin. |
35. |
Ey iman edenler! Allah'a karşı
gelmekten sakının, ona yaklaşmaya vesile arayın ve onun yolunda cihad
edin ki kurtuluşa eresiniz.
|
36. |
Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve
yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kafirlerin) olsa da onu kıyamet
gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar onlardan yine
kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır. |
37. |
Ateşten çıkmak isterler ama ondan
çıkabilecek değillerdir. Onlara sürekli bir azap vardır. |
38. |
Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan
caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının
ellerini kesin. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
39. |
Her kim de işlediği zulmünün arkasından
tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul
eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
40. |
Bilmez misin ki göklerin ve yerin
hükümranlığı Allah'a aittir. O dilediğine azap eder, dilediğini de
bağışlar. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir. |
41. |
Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları
halde ağızlarıyla "İnandık" diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden
küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, (Yahudiler) yalan uydurmak için
(seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler.
Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini
değiştirir ve şöyle derler: "Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O
verilmezse sakının." Allah kimin azaba uğramasını istemişse artık sen
onun için asla Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın
kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir.Onlara dünyada bir
rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır. |
42. |
Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok
yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse ister aralarında hüküm ver, ister
onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan sana asla hiçbir
zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet.
Çünkü Allah, âdil davrananları sever. |
43. |
Yanlarında içinde Allah'ın hükmü
bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun
ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi
kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir. |
44. |
Şüphesiz Tevrat'ı biz indirdik. İçinde
bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim olmuş nebiler onunla
yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış kimseler ile
âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını
korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat'ın hak olduğuna da şahit
idiler. Şu halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve
âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir. |
45. |
Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da
yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas
edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar,
sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile
hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.
|
46. |
O peygamberlerin izleri üzere
Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona,
içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a
karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak
İncil'i verdik. |
47. |
İncil ehli Allah'ın onda indirdiği ile
hükmetsin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler fasıkların ta
kendileridir. |
48. |
(Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı
(Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak
indirdik. Artık Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen
haktan ayrılıp ta onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir
şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi elbette sizi tek bir
ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere
ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O
zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir. |
49. |
Aralarında, Allah'ın indirdiği ile
hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir
kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın.
Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle
onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki
yoldan çıkmışlardır. |
50. |
Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü
istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü
Allah'ınkinden daha güzeldir?
|
51. |
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları
dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları
dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler
topluluğunu doğruya iletmez.
|
52. |
İşte kalplerinde bir hastalık (nifak)
bulunanların, "Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek
onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih
veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye
(nifaka) pişman olurlar. |
53. |
(O zaman) iman edenler derler ki:
"Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah'a yemin edenler
şunlar mı?" Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler
olmuşlardır. |
54. |
Ey iman edenler! Sizden kim dininden
dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki,
Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı
alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda
cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar.
İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş
olandır, hakkıyla bilendir. |
55. |
Sizin dostunuz ancak Allah'tır,
Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren
mü'minlerdir.
|
56. |
Kim Allah'ı, onun peygamberini ve
inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları
galiplerin ta kendileridir.
|
57. |
Ey iman edenler! Sizden önce
kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri
ve öteki kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü'minler iseniz Allah'a karşı
gelmekten sakının. |
58. |
Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya
alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir
toplum olmalarındandır. |
59. |
De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a,
bize indirilene ve daha önce indirilmiş olan (ilahi kitap)lara
inandığımızdan ve çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü bizden
hoşlanmıyorsunuz." |
60. |
De ki: "Allah katında cezası bundan
daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve
gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler
ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve
onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır." |
61. |
(Yanınıza) küfürle girip yine
(yanınızdan) küfürle çıktıkları halde size geldiklerinde "İnandık"
dediler. Allah onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir. |
62. |
Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta,
haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları
şey ne kötüdür!
|
63. |
Bunları, din adamları ve bilginler
günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta
oldukları şey ne kötüdür! |
64. |
Bir de Yahudiler, "Allah'ın eli
bağlıdır" dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve
lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir.
Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur'an) onlardan birçoğunun azgınlık
ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve
kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu
söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah
bozguncuları sevmez. |
65. |
Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah'a
karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve
onları Naim cennetlerine koyardık. |
66. |
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rableri
tarafından kendilerine indirileni (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı
elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık)
yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların
birçoğunun yaptığı ne kötüdür! |
67. |
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni
tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine
getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah,
kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. |
68. |
De ki: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı,
İncil'i ve Rabbinizden size indirileni (Kur'an'ı) uygulamadıkça hiçbir
şey üzere değilsiniz." Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur'an
onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler
toplumu için üzülme.
|
69. |
Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile
Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi
şeriatında) "Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler
için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır" (diye
hükmedilmiştir.) |
70. |
Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz
almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir
Peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse;
onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. |
71. |
(Bu yaptıklarında) bir bela
olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler),
Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve
sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir. |
72. |
Andolsun, "Allah, Meryem oğlu
Mesih'tir" diyenler kesinlikle kafir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: "Ey
İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a
kulluk edin. Kim Allah'a ortak koşarsa artık Allah ona cenneti muhakkak
haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı
yoktur." |
73. |
Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür"
diyenler kafir oldu. Halbuki bir tek ilahtan başka hiçbir ilah yoktur.
Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse andolsun onlardan inkar edenlere
elbette elem dolu bir azap dokunacaktır. |
74. |
Hâlâ mı Allah'a tövbe etmezler ve ondan
bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
|
75. |
Meryem oğlu Mesih sadece bir
peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi
de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilah olabilirler?) İkisi de yemek
yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki,
nasıl da (haktan) çevriliyorlar. |
76. |
(Ey Muhammed!) De ki: "Allah'ı bırakıp
da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi
tapıyorsunuz? Oysa Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." |
77. |
De ki: "Ey Kitap ehli! Hakkın dışına
çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, bir çoklarını da
saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine
uymayın." |
78. |
İsrailoğullarından inkar edenler, Davud
ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve
hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü. |
79. |
İşledikleri herhangi bir kötülükten
birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!
|
80. |
Onlardan birçoğunun inkar edenleri dost
edindiklerini görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete)
gönderdikleri şey; Allah'ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap
içinde ebedi kalıcıdırlar. |
81. |
Eğer Allah'a, Peygamber'e ve ona
indirilene (Kur'an'a) inanıyor olsalardı onları (müşrikleri) dost
edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir. |
82. |
(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık
etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a
ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi
bakımından en yakınının da "Biz hıristiyanlarız" diyenler olduğunu
mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır.
Onlar büyüklük de taslamazlar. |
83. |
Peygamber'e indirileni (Kur'an'ı)
dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup
taştığını görürsün. "Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi şahitlerle
(Muhammed'in ümmeti) ile beraber yaz" derler. |
84. |
"Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla
beraber (cennete) koymasını umarken, Allah'a ve bize gelen gerçeğe ne
diye inanmayalım?"
|
85. |
Dedikleri bu söze karşılık Allah
onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükafat
olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükafatıdır. |
86. |
İnkar edenlere ve âyetlerimizi
yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir. |
87. |
Ey iman edenler! Allah'ın size helal
kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah'ın
koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez. |
88. |
Allah'ın size rızık olarak
verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta
olduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının. |
89. |
Allah, boş bulunarak ettiğiniz
yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi
sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin
orta hallisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir
köle azat etmektir. Kim (bu imkanı) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç
tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur.
Yeminlerinizi tutun. Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki
şükredesiniz. |
90. |
Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve
benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi
birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. |
91. |
Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza
düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak
ister. Artık vazgeçiyor musunuz? |
92. |
Öyleyse Allah'a itaat edin, peygambere
itaat edin ve Allah'a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz
bilmiş olun ki elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir. |
93. |
İman edip salih ameller işleyenlere;
Allah'a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel
işledikleri, sonra Allah'a karşı gelmekten sakındıkları ve iman
ettikleri, sonra yine Allah'a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik
ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah
yoktur. Allah iyilik edenleri sever. |
94. |
Ey iman edenler! Andolsun, Allah
sizleri, ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av(lar) ile
elbette deneyecek ki, görmediği halde kendisinden korkanı ayırıp meydana
çıkarsın. Kim bundan (bu açıklamadan) sonra haddini tecavüz ederse ona
elem dolu bir azap vardır.
|
95. |
Ey iman edenler! İhramlı iken (karada)
av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse
(kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâ'be'ye hediye olarak varmak
üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir
edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle
keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü
sonucunu tatması içindir. Allah geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim
bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah mutlak güç
sahibidir, intikam sahibidir.. |
96. |
Sizin için de yolcular için de bir
geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere
helal kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı.
Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten sakının. |
97. |
Allah; Ka'be'yi, o saygıdeğer evi,
haram ayı hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları
insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi
kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah'ın bildiğini ve
Allah'ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.
|
98. |
Bilin ki Allah'ın cezası çetindir ve
Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. |
99. |
Peygamberin üzerine düşen ancak
tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir. |
100. |
(Ey Muhammed!) De ki: "Pis ile temiz
bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile." Ey akıl sahipleri Allah'a
karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. |
101. |
Ey iman edenler! Size açıklandığı
takdirde sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur'an
indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Halbuki)
Allah onları bağışlamıştır. Allah çok bağışlayandır, halimdir (hemen
cezalandırmaz, mühlet verir.) |
102. |
Sizden önceki bir millet o tür şeyleri
sordu da sonra o yüzden kafir oldu. |
103. |
Allah ne "Bahîre" ne "Sâibe", ne
"Vasîle" ne de "Hâm" diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkar
edenler Allah'a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da
ermez. |
104. |
Onlara, "Allah'ın indirdiğine
(Kur'an'a) ve Peygamber'e gelin" denildiğinde onlar, "Babalarımızı
üzerinde bulduğumuz din bize yeter" derler. Peki ya babaları bir şey
bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı? |
105. |
Ey iman edenler! Siz kendinizi
düzeltin. Siz doğru yolda olursanız yoldan sapan kimse size zarar
veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman Allah size yaptıklarınızı
haber verecektir. |
106. |
Ey iman edenler! Birinizin ölümü
yaklaştığı zaman vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar)
sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm
musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer
şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına,
"Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için
yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde şüphesiz
günahkârlardan oluruz" diye yemin ederler. |
107. |
(Eğer sonradan) o iki kişinin günaha
girdikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli
şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine
geçer ve "Allah'a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların
şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik.
Çünkü o takdirde biz elbette zalimlerden oluruz" diye yemin ederler.
|
108. |
Bu (usul), şahitliği layıkıyla yerine
getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından
endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir. Allah'a karşı
gelmekten sakının ve dinleyin. Allah fasık toplumu doğruya iletmez.
|
109. |
Allah'ın, peygamberleri toplayıp
"siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?" diyeceği, onların da,
"Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin"
diyecekleri günü hatırlayın. |
110. |
O gün Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem
oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani,
seni Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de,
yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti,
Tevrat'ı, İncil'i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline
benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir
kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı
iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun.
Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman ben seni
onlardan kurtarmıştım da onlardan inkar edenler, "Bu ancak açık bir
büyüdür" demişlerdi.
|
111. |
Hani bir de, "Bana ve Peygamberime iman
edin" diye havarilere31 ilham etmiştim. Onlar da "İman ettik. Bizim
müslüman olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi. |
112. |
Hani havariler de, "Ey Meryem oğlu İsa!
Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. İsa da, "Eğer
mü'minler iseniz Allah'a karşı gelmekten sakının" demişti. |
113. |
Onlar, "İstiyoruz ki ondan yiyelim,
kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü
ile) görmüş şahitlerden olalım" demişlerdi. |
114. |
Meryem oğlu İsa, "Ey Allahım! Ey
Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize
(zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve
senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen
rızıklandıranların en hayırlısısın" dedi. |
115. |
Allah da, "Ben onu size indireceğim.
Ama ondan sonra sizden her kim inkar ederse artık ben ona kainatta
hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim" demişti. |
116. |
Allah kıyamet günü şöyle diyecek: "Ey
Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Allah'ı bırakarak beni ve anamı iki
ilah edinin dedin?" İsa da şöyle diyecek: "Seni bütün eksikliklerden
uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu
olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen
benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki
yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin." |
117. |
"Ben onlara, sadece bana emrettiğin
şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a kulluk
edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit idim. Ama beni
içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen
her şeye hakkıyla şahitsin."
|
118. |
. "Eğer onlara azap edersen, şüphe yok
ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki
sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin." |
119. |
Allah şöyle diyecek: "Bugün, doğrulara,
doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür." Onlara içinden ırmaklar akan,
içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş,
onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır. |
120. |
Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin
hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
|