Home   Revelation   Muhammad   Islam   Government   Trinity   Gospel   Scripture   Urdu   Audio   Resources   Arabic   Farsi   Русский   German   Chinese
  News   Terrorism   الحيـاة الأفضـل   Qur'an   الطريق إلى الجنة   Jesus   Books   Sacrifice    

Hadith

 

Search

  عربى   فارسى   Türkçe   Español  

Maps

 

Doğruluk Yolu (The Way of Righteousness)

Ders 57

Peygamber Daniel

The Prophet Daniel

Daniel 1, 6

Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını isteyen esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Son programımızda, Yeremya kitabını inceledik. Peygamber Yeremya Mesih’in dünyaya ilk gelişinden yaklaşık altı yüz yıl önce yaşadı. Yeremya’nın, Yahudi kardeşlerini nasıl uyardığını gördük, günahlarından tövbe etmedikleri ve Tanrı’ya dönüş yapmadıkları takdirde Babil ulusunun ordusunun Yeruşalim kentini yıkacağını ve onları tutsak alarak sürgüne götüreceğini söyledi. Ne yazık ki, Yahudilerin çoğunluğu sahte peygamberlere kulak verdi ve Yeremya’nın çağrısını kabul etmeyi reddetti. Böylece Babil ordusunun nasıl geldiğini, Yeruşalim’i nasıl yıktığını ve Yahudileri Babil’e sürgüne götürdüğünü gördük. Her şey, Tanrı’nın, peygamberi Yeremya’nın ağzı aracılığı ile aynı önceden bildirdiği gibi meydana geldi.

Ama Yeruşalim’in yıkılışı Tanrı’nın, uzun zaman önce halkı olarak seçmiş olduğu Yahudileri terk ettiği anlamına gelmiyordu. İbrahim, İshak ve Yakup’a, ‘Tüm dünyadaki halklar sizin aracılığınız ile bereketlenecekler’ diyen Tanrı, onlar ile yaptığı antlaşmayı unutamazdı. Tanrı, İbrahim’in soyundan gelen Yahudi ulusu aracılığı ile dünyaya göndereceği Kurtarıcı ile ilgili Planını unutmamıştı. Böylece, Kutsal Yazılar, Tanrı’nın vaat etmiş olduğu gibi onları tekrar Yeruşalim’e geri getirinceye kadar Yahudiler ile Babil’de yetmiş yıl süreyle nasıl ilgilendiğini bildirirler. Ancak bu konu ile ilgili öyküyü dinleyebilmeniz için bir sonraki programımıza kadar beklemeniz gerekiyor.

Bugünkü programımızda Babil’e götürülen sürgünler arasında bulunan Daniel adlı genç bir Yahudi’nin öyküsünü okumayı planladık. Daniel adındaki bu genç adam Tanrı’nın peygamberiydi. Daniel adı, Tanrı Yargıcımdır anlamına gelir. Bu adın anlamı, Daniel’in tanıklığının kısa bir özetidir. Daniel, bir gün herkesin hesap vermek zorunda olduğu Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’dan başka hiç kimseden korkmazdı. Daniel, diğer insanların kendisi hakkında ne düşündükleri ile hiç ilgilenmezdi. Onun için önemli olan tek şey yalnızca Tanrı’nın düşünceleriydi. Tanrı, Daniel’in Yargıcıydı. Daniel, uzun zaman önce peygamber Süleyman’ın yazmış olduğu şu sözlere inandı: İnsandan korkmak, tuzaktır, ama Rabbe güvenen güvenlikte olur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 29:25)

Tanrı, Daniel’e çok derin anlamlı bir kitap yazması için esin verdi. Daniel kitabı, insan zihninin icat edemeyeceği pek çok açıklamayı (peygamberlikleri) içerir. Gelecekte neler olacağını yalnızca Tanrı bilir. Buna rağmen Daniel peygamber, dünyanın pek çok ulusu hakkındaki tarihi yazdı ve bu ulusların tarihlerini yazdığı zaman, onlar daha ortada bile yoklardı. Örneğin, Daniel, Pers, Yunan ve Roma krallıklarının nasıl var olacaklarını ve bu ulusların krallarının neler yapacaklarını yazdı. Ve hem de bu ulusların ortaya çıkacaklarını onlar daha var olmadan yüzlerce yıl önceden yazdı. Aynı zamanda Daniel de Tanrı’nı peygamberlerinin çoğu gibi, Mesih’in ilk gelişi ve ikinci gelişi hakkında da yazdı. Daniel, Mesih’in ilk gelişinde günah için bir kurban olarak öldürüleceğini önceden bildirdi. (Daniel 9:26) Ama Mesih tekrar yeryüzüne geri döndüğü zaman, dünyayı adalet ile yargılayacaktı. Peygamber Daniel’in Mesih’in ikinci gelişi ile ilgili görümü hakkında yazılanları dileyelim:

“Ben bakarken tahtlar kuruldu. Eskiden Beri Var Olan yerine oturdu. Giysileri kar gibi beyaz, başındaki saçlar yün gibi apaktı. Tahtı alev alev, tekerlekleri kızgın ateş gibiydi. Önünden ateşten bir ırmak çıkıp akıyordu. Binlerce binler O’na hizmet ediyordu; on binlerce on binler önünde duruyordu. Mahkeme kuruldu, kitaplar a��ıldı. Gece görümlerimde, insanoğluna benzer birinin göğün bulutları ile geldiğini gördüm. Eskiden beri var Olan’ın yanına doğru ilerledi, O’nun önüne getirildi. O’na egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.” (Daniel 7:9, 10, 13, 14)

Zamanımız, Daniel’in kitabında bulunan Tanrı’nın en derin düşüncelerini araştırmamıza izin vermediği için bugün için ayırdığımız zamanın tamamını peygamber Daniel’in öyküsünü inceleyerek geçireceğiz.

Daniel kitabının ilk bölümünde, Babil kralı Nebukadnessar’ın devlet yönetiminde hizmet etmek için yetiştirilmek üzere nasıl bazı genç Yahudi erkeklerini seçtiğini gördük. Aralarından en yakışıklı ve en zeki olanlarını seçti; Babil’in öğrenmesi çok zor olan alfabesini ve dilini ve her tür bilimi öğrenebilecek yetenekte olan Yahudileri ayırdı. Daniel, kralın seçmiş olduğu bu genç erkeklerden biriydi.

Böylece, Daniel, Babil okullarındaki öğrenimine başladı. Ama öğrenimine başladığı ilk gün, Daniel bir bilinmeyen ile karşı karşıya kaldı. Babil’in büyük kralı, okuluna devam eden genç erkeklerin en iyi şarabı içmelerine ve en iyi yiyecekleri yemelerine karar vermişti. Ama bu sözü edilen şarap ve yiyecekler putlara sunuluyordu. Daniel, putlara tapınma eylemine katılabilir miydi? Kesinlikle bunu yapamazdı! Neden mi? Çünkü Daniel’de Tanrı korkusu vardı. Daniel, Rab Tanrısını hoşnut etmeyen bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederdi. Kıysal Yazıların bu konu hakkında neler yazdığını dileyelim: “Ama Daniel dinsel açıdan kendisini kirletmemek için kralın onlara ayırdığı yemeklerden yemeyi de şaraptan içmeyi de istemedi. Bu yoldan kendisini kirletmemek için saray görevlilerinin yöneticisine ricada bulundu.” (Daniel 1:8)

Kutsal Yazılar Tanrı’nın Daniel’i bu zor durumdan nasıl kurtardığını, onu nasıl bereketlediğini, ve ona nasıl derin bir bilgi ve bilgelik verdiğini şu sözler ile bildirirler: “Kral bilgelik ve anlayış ile ilgili konularda onları sınadı ve dört genci ülkesindeki bütün sihirbazlardan, falcılardan on kat üstün buldu. (Daniel 1:20) Böylece yaklaşık yetmiş yıl boyunca Daniel dört farklı krala hizmet etti ve Tanrı onun ile beraberdi.

Bugünkü dersimizin arta kalan bölümünde Daniel’in yaşamından alınmış bir öyküye bakmak istiyoruz; bu öykü bize Daniel’in Tanrı’dan başka hiç kimseden korkmadığını anlatır. Bu öykü aracılığı ile Daniel’in, Kral için görev yapan diğer memurlardan ne kadar farklı olduğunu göreceğiz. Diğer memurlar gerçeği çarpıtan ve rüşvet almaya alışkın kişilerdi.  Çünkü yüreklerinde Tanrı korkusu yoktu. Ama Daniel tüm kötülükleri ve sahtekarlıkları reddetti, çünkü yüreği Tanrı korkusu ile doluydu. Tanrı’ya karşı gelip O’nu üzmek istemedi ve bu yüzden aslanların inine atılmayı dahi tercih etti.

Bugün okuyacağımız öykünün başlangıcında, Daniel artık yaşlı bir adamdır ve egemenliği altında bulunduğu dördüncü krala bağlılık ile hizmet etmektedir. Bu dönemde Babil Kralllığı’nın adı değişmiş ve Pers Krallığı olmuştur, çünkü iki ulus yani Medler ve Persler Babil’i fethetmişlerdi ve Daniel peygamberin önceden bildirmiş olduğu gibi Babil’i ikiye ayırmışlardı.

Altıncı bölümde Kutsal Yazılar şöyle der:

(Daniel 6) 1Darius bütün ülkeyi yönetecek yüz yirmi satrap atamayı uygun gördü. 2Bunların başına da biri Daniel olmak üzere üç bakan atadı. 3Kendisinde bulunan olağanüstü ruh sayesinde Daniel öbür bakanlar ile satraplardan üstün olduğundan, kral onu bütün ülkenin başına atamayı tasarlıyordu.

4Bunun üzerine öbür bakanlar ile satraplar Daniel’i ülke yönetimi konusunda suçlamak için fırsat kollamaya başladılar. Ancak ne suçlanacak bir yanını ne de bir yanlışını buldular. Çünkü Daniel güvenilir biriydi. Kendisinde hiç bir eksiklik ya da yanlış bulamadılar. 5Sonunda, “Daniel’i Tanrı’nın Yasası ile ilgili bir konuda suçlayamazsak, bir suçlama nedeni bulamayacağız” dediler.

6Bunun üzerine bakanlar ile satraplar hep birlikte krala gidip, ‘Ey Kral Darius, çok yaşa!’dediler. 7Ülkenin bütün bakanları,kaymakamları, satrapları, danışmanları, valileri olarak kralın zorlu bir yasa çıkarması üzerinde anlaştık. Ey Kral, kim otuz gün içinde senden başka bir insana, ya da ilaha dua ederse, aslan çukuruna atılsın. 8Şimdi ey kral, yasağı koy; Medler ile Perslerin değişmez yasası uyarınca yazıyı imzala ki değiştirilemesin. 9Böylece Kral Darius yasağı içeren yasayı imzaladı.

10Daniel, yasanın imzalandığını öğrenince evine gitti. Yukarı odasının Yeruşalim yönüne bakan pencereleri açıktı. Daha önce yaptığı gibi her gün üç kez diz çöküp dua eti. Tanrısı’na övgüler sundu. 11Ona tuzak kuran adamlar hep birlikte oraya gittiklerinde, onu Tanrısı’na dua edip yalvarırken gördüler. 12Bunun üzerine krala gidip çıkardığı yasa ile ilgili şunları söylediler: ‘Ey kral, kim otuz gün içinde senden başka bir insana ya da bir ilaha dua ederse, aslan çukuruna atılsın diye yasa imzalamadın mı?’ Kral, ‘Medler ile Perslerin değişmez yasası uyarınca çıkardığım yasa geçerlidir’ diye karşılık verdi. 13Bunun üzerine, ‘Ey kral, Yahuda sürgünlerinden biri olan Daniel seni de imzaladığın yasayı da saymıyor; günde üç kez dua ediyor’ dediler.

14Bunu duyan kral çok üzüldü. Daniel’i kurtarmayı kafasına koydu. Onu kurtarmak için güneş batıncaya dek uğraştı. 15O zaman adamlar toplu halde krala gidip, ‘Ey kral, Medler ile Perslerin yasası uyarınca, kralın koyduğu yasanın ya da yasağın değiştirilemeyeceğini bilmelisin’ dediler. 16Bunun üzerine kral Daniel’i getirmelerini ve aslan çukuruna atmalarını buyurdu. Daniel’e de, ‘Kendisine sürekli kulluk ettiğin Tanrı seni kurtarsın!’ dedi. 17Bir taş getirip çukurun ağzına koydular. Daniel ile ilgili hiç bir şey değiştirilmesin diye kral hem kendi mühür yüzüğü ile, hem de soyluların mühür yüzükleri ile taşı mühürledi. 18Sonra sarayına döndü; geceyi yemek yemeden, eğlenmeden geçirdi; uykusu kaçtı.

19Şafak sökerken kalkıp, acele ile aslan çukuruna gitti. 20Çukura yaklaşınca üzgün bir ses ile, ‘Ey yaşayan Tanrı’nın kulu Daniel, kendisine sürekli kulluk ettiğin Tanrın seni aslanlardan kurtarabildi mi?’ diye haykırdı. 21Daniel, ‘Ey kral, sen çok yaşa’ diye yanıtladı. 22Tanrım meleğini gönderip, aslanların ağzını kapadı. Beni incitmediler. Çünkü Tanrı’nın önünde suçsuz bulundum. Sana karşı da ey kral, hiç bir yanlışlık yapmadım.’ 23Kral buna çok sevindi. Daniel’i çukurdan çıkarmalarını buyurdu. Daniel çukurdan çıkarıldı. Bedeninde hiç bir yara izi bulunmadı. Çünkü Tanrısı’na güvenmişti. 24Kralın buyruğu uyarınca Daniel’i haksız yere suçlayan adamları, karıları ve çocukları ile birlikte getirip aslan çukuruna attılar. Daha çukurun dibine varmadan aslanlar onları kaptılar ve kemiklerini kırdılar.

25Kral Darius, dünyada yaşayan bütün halklara, uluslara ve her dilden insanlara şöyle yazdı: “Esenliğiniz bol olsun! 26Krallığımda yaşayan herkesin Daniel’in Tanrısı’ndan korkup titremesini buyuruyorum. O, yaşayan Tanrı’dır, sonsuza dek var olacak. Krallığı yıkılmayacak. Egemenliği son bulmayacak. 27O kurtarır, O yaşatır. Gökte de yerde de belirtiler, şaşılası işler yapar. Daniel’i aslanların pençesinden kurtaran O’dur! Amin!

Putperest kralın, Tanrı’nın, Daniel’i aslanların elinden nasıl kurtardığını gördükten sonra ne söylediğini duydunuz mu? Şöyle dedi: “Krallığımda yaşayan herkesin Daniel’in Tanrısı’ndan korkup titremesini buyuruyorum. Çünkü O, yaşayan Tanrı’dır ve sonsuza dek var olacak!”

Bugün programımızı dinlemekte olan sizler, Daniel’in Tanrısı’ndan korkuyor musunuz? Belki de, “Daniel’in Tanrısı kim?” diye soruyor olabilirsiniz. Daniel’in Tanrısı, İbrahim,İshak ve Yakup’un Tanrısı’dır. Daniel’in Tanrısı, Musa ve Davut peygamberlerin Tanrısı’dır. Daniel’in Tanrısı, bize Kutsal Yazıları vermiş olan Tanrı’dır. O, aslanların gücünden, yani, Şeytan’ın, günahın ve cehennemin gücünden daha kuvvetli olan bir güçten günahkarları kurtaracak olan bir Kurtarıcı’yı yeryüzüne göndermeyi vaat etmiş olan Tanrı’dır. Daniel’in Tanrısı, Tanrı’dır – Tek Gerçek Tanrı!

Daniel’in Tanrısı’ndan korkuyor musunuz? Size, arkadaşlarınızdan ve onların düşüncelerinden ya da atalarınızdan ve onların geleneklerinden ya da dervişlerinizden ve onların taleplerinden korkup korkmadığınızı sormuyoruz. Size sorduğumuz soru şu: Tanrı’dan korkuyor musunuz? Rab Tanrı’yı hoşnut etmeyi ve O’nun kutsal Sözü’ne itaat etmeyi istiyor musunuz? Daniel Tanrı’dan korktu, çünkü insandan korkmuyordu. Daniel Rab Tanrısını üzmektense, bir geceyi aslanların ininde geçirmeyi tercih etti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Tanrı’dan korkuyor musunuz? Daniel’in Tanrı’dan korktuğu kadar siz de Tanrı’dan korkuyor musunuz? Kötülükten Daniel’in nefret ettiği kadar nefret ediyor musunuz? Daniel’in Tanrı’nın Sözü’nü bağrına bastığı kadar siz de Tanrı’nın sözü’nü bağrınıza basıyor musunuz? Yoksa siz de Ademoğullarının çoğu gibi gerçeği saptıran, para sevgisi olan, ve Kutsal Yazıları umursamayan kişiler gibi misiniz? Tanrı’dan korkuyor musunuz?

Dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki dersimizde Daniel’den sonra gelen Zekeriya adlı bir peygamber tarafından yazılmış olan bazı şaşırtıcı peygamberliklere bakmayı planlıyoruz …

Siz, şu önemli gerçek üzerinde derin düşünürken Tanrı sizi bereketlesin:

“İnsandan korkmak tuzaktır, ama Rabbe güvenen güvenlikte olur.”  (Süleyman’ın Özdeyişleri 29:25)

Yukarı (Top)