Ders 71
İki Önemli Benzetme
Two Important Parables
Luka 8; Matta 13
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin  anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuz bir esenliğe  sahip olmasını arzu eden esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile  beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Son programımızda İsa Mesih’in bir  peygamberin sahip olduğu yetkinin çok ötesinde bir yetkiye sahip olduğunu  keşfetmiştik. İsa, Tanrı’nın gücü ile doluydu. O, Tanrı’nın bir insanın  bedenindeki Gücü’ydü! Fırtınayı sakinleştirebilmesinin, kötü ruhları  kovabilmesinin, hastaları ve körleri iyileştirebilmesinin ve hatta ölüleri  diriltebilmesindeki gücün nedeni buydu!
Bugün Müjde (İncil) kitabını okumaya devam  edeceğiz ve Rab İsa’nın kalabalığa nasıl benzetmeler (öyküler) kullanarak  öğretiş verdiğini dinleyeceğiz. İsa, gerçeği, genellikle benzetmeler kullanarak  açıkladı, çünkü çevresindeki O’nu izleyen kişilerin çoğu kişinin gerçek isteği  Tanrı Sözü’nü bilmek değildi. İsa’dan istedikleri bedenlerini hastalıktan  iyileştirmesiydi, ama O’ndan günahlı canlarını iyileştirmesini  istemediler. Aynı zamanda bir sırtlan sürüsü gibi İsa’nın peşine takılan din  önderlerinin O’nun sözlerini dinlemelerinin nedeni, yalnızca O’nu suçlamak amacı  ile bir fırsat arıyor olmalarıydı. Bu tür kişiler kendisini dinlerlerken, İsa  benzetmeler ile konuştu. Anlattığı benzetmelerin amacını açıklamak için O’nu  gerçekten izleyen kişiler ile yalnız kalacağı zamanları bekledi. 
Tanrı herkesin gerçeği bilmesini ve  kurtulmasını ister, ama eğer yüreklerimiz inatçı ise Tanrı, gerçeğini bizlere  açıklamayacaktır. İnsanlar nasıl zenginliklerin peşinden koşuyorlarsa, Tanrı da  aynı şekilde bizlerin, O’nun gerçeğinin peşinden koşmamızı ister. Peygamber  Süleyman şöyle yazar: “Eğer gümüş ararcasına gerçeği ararsan, gerçeği  ararsan define arar gibi, Rab korkusunu anlar ve Tanrı’yı yakından tanırsın.”  (Süleyman’ın Özdeyişleri 2:4, 5)
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?  Tanrı’nın gerçeğini paradan ya da herhangi başka bir zenginlikten daha çok  mu bağrınıza basıyorsunuz? Tanrı’nın gerçek olan Sözü, zihninizin ve yüreğinizin  en önemli yerinde mi bulunuyor? Belki de yüreğinizin Tanrı’nın önündeki gerçek  durumunu bilmiyorsunuz? O zaman Rab İsa’nın Tohum Benzetmesi’ni dikkatle  dinleyin.
Luka Müjdesi’nin sekizinci bölümünü  okuyoruz. Kutsal Yazılar şöyle diyor:
(Luka 8) 4-5 Büyük bir  kalabalığın toplandığı insanların her kentten kendisine akın akın geldiği bir  sırada İsa şu benzetmeyi anlattı: “Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı.  Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü, ayak altında çiğnenip gökteki  kuşlara yem oldu. 6 Kimi kayalık yere düştü, filizlenince susuzluktan  kuruyup gitti. 7 Kimi, dikenler arasına düştü. Filizler ile birlikte  büyüyen dikenler filizleri boğdu. 8 Kimi ise iyi toprağa düştü,  büyüdüğü zaman yüz kat ürün verdi.” Bunları söyledikten sonra, ‘İşitecek  kulağı olan işitsin!’ diye seslendi.
9-10  İsa bu benzetmenin anlamını kendisinden soran öğrencilerine, ‘Tanrı’nın  Egemenliği’nin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi’ dedi. ‘Ama başkalarına  benzetmeler ile sesleniyorum. Öyle ki…11 Benzetmenin anlamı şudur:  Tohum, Tanrı’nın Sözü’dür. 12 Yol kenarına düşenler sözü  işiten kişilerdir. Ama sonra İblis gelir, inanıp kurtulmasınlar diye sözü  yüreklerinden alıp götürür. 13  Kayalık yere düşenler, işittikleri  sözü sevinç ile kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre inanan  kişilerdir. Böyleleri denendikleri zaman imandan dönerler. 14  Dikenler arasına düşenler,  sözü işiten, ama zaman içinde yaşamın kaygıları, zenginlikleri ve zevkleri  içinde boğulan, dolayısıyla olgun ürün vermeyenlerdir. 15  İyi toprağa  düşenler ise, sözü i��itince onu iyi ve sağlam bir yürekte saklayanlardır.  Bunlar sabır ile dayanarak ürün verirler.
Tohum eken ekinci benzetmesinin anlamını  kavradınız mı? Bu benzetmede, tohumu ve toprağı görüyoruz. Burada ‘tohum’ neyi  temsil etmektedir? Rab İsa bu konuda ne dedi? Şöyle dedi: “Tohum, Tanrı’nın gerçek Sözü anlamına gelir. Peki ya toprak? Toprak,  ne anlama gelir? Toprak, insan yüreğini  sembolize eder.
Evet, Tanrı’nın Sözü, iyi tohuma benzer,  çünkü canlıdır ve yüreğinizde ve yaşamınızda sonsuz yaşam ve gerçek bereket  sağlayacak güce sahiptir. Ancak, insan yüreği çok katı ve kuru olabilen toprak  gibidir. Bu konu üzerinde biraz düşünelim. Benzetmede kaç tür toprak görüyoruz?  Tohumun, dört farklı toprak üzerine düştüğünü gördük.
- Yol kenarına  düşen tohum vardı.
 
- Kayalık yere  düşen tohum vardı.
 
- Dikenler arasına  düşen tohum vardı. (Wolof  dilinde: arasında bazı meyve tohumlarının dikenli kabukları bulunan bir tür  çimen)
 
- Aynı zamanda bir de  iyi toprağa  düşen tohum vardı.
 
 Öncelikle, İsa dünyada insanların üzerinde  yürüdükleri sert yola benzeyen bir  yüreğe sahip olan kişilerden söz etti. Bazı insanların yürekleri beton kadar  serttir. Eğer bir tohum toprağı katı olan bir yola düşerse ne olacaktır?  Filizlenecek ve meyve verecek midir? Hiç bir zaman! Tohum böyle bir toprakta kök  salmaya bile başlayamaz. İnsanlar tohumun üzerinde yürüyüp geçecek ve havada  uçan kuşlar tohumu yiyeceklerdir. Pek çok kişinin yüreği işte bunun gibidir.  Katı toprağa benzeyen yüreğe sahip olan insanlar Peygamberlerin Yazılarına önem vermeyen  kişilerdir ve bunun bir sonucu olarak İsa’nın dünyanın Kurtarıcısı olduğuna  inanmazlar. Onların önem verdikleri tek şey, kendi düşünceleri ya da atalarının  gelenekleridir. Tanrı’nın gerçek Sözü, onların yüreklerinde, aynı sert toprak  yola düşen ve yaşam üretemeyen bir tohum örneğinde olduğu gibi, yaşam  üretemeyecektir.
İsa’nın sözünü ettiği ikinci toprak türü, üzerinde bir çok kayalıkların bulunduğu ince  bir topraktır. Üzerinde kayalıkların bulunduğu toprak, Tanrı’nın Sözü’nü  işiten ve hemen sevinç ile kabul eden birinin yüreğini sembolize eder; ama tohum kök salamaz, çünkü Tanrı’nın Sözü,  kişinin yüreğinde gerçekten kök salamamıştır. Bu tür bir insan, inandığını  söyler, ama bazı denemeler geldiği zaman ya da Gerçeğin Sözü nedeni ile zulüm  gördüğünde, gerçeğe inanmaktan vazgeçer. Çoğu kişi böyledir. Tanrı’nın Sözü,  onların yüreklerinin derinliklerinde kök salamaz, çünkü Tanrı’nın övgüsü yerine  insanın övgüsünü tercih ederler. Bunun bir sonucu olarak da Tanrı’nın Sözü  onlara, aynı kayalık yere düşen tohumun yararsızlığı gibi, boş ve yararsız  gelir.
 Üçüncü toprak türü, dikenler ile doludur. Tohum dikenler  arasına düştüğü zaman, ne olur? Ürün verir mi? Hayır, vermez. Tohum ürün  veremeden önce dikenler onu boğacaktır. Dikenler ile dolu olan toprak, Tanrı’nın  Sözü’nü işiten, ama zaman içinde yaşamın kaygıları, zenginlikleri ve zevkleri ile aldatılan  birinin yüreğini sembolize eder; tüm bunlar Sözü boğarlar ve tohum üretken  olamaz. Adem çocuklarının çoğunun yüreği dikenli toprağa benzer. Onlar şöyle  düşünürler: “Evet, bir gün Peygamberlerin Yazılarını okumaya başlayacağım.  Zamanım olduğunda Tanrı’nın Sözü’nü dinleyeceğim ‘inşaallah’ (Arapça  dilindeki anlamı: eğer Tanrı isterse!) Ancak Şeytan bu tür kişilerin  Tanrı’nın Sözü’nü anlamak için hiç bir zaman vakit ayırmayacaklarını çok iyi  bilir. Bu tür kişilerin sorunları ve ihtiyaçları, onların zihinlerine ve  yüreklerine egemen olacaktır. Bu kişilerin çalışmaları, para kazanmaları, alış  verişe gitmeleri, satın almaları, satmaları, ders çalışmaları, uyumaları ve daha  bir çok şey yapmaları gerekir. Sizin durumunuz da bu kişilere mi benziyor?  Yaşamınız, ihtiyaçlarınız ve ilgi alanlarınız yüzünden tüm yüreğiniz ile  Tanrı’nın Gerçeği’ni aramak için zaman ayıramayacak kadar dolu mu? Bir gün,  ölümün aniden geleceğini ve sizi sonsuzluğa götüreceğini hatırlayın. O gün  geldiği zaman, neyin gerçek neyin yalan olduğunu bileceksiniz, ama dünyada  yaşadığınız dönem içinde aramadığınız ya da itaat etmediğiniz gerçeği o gün  bilmek artık size hiç bir yarar sağlamayacak, çünkü tövbe etmek için geçerli  olan zaman sona ermiş olacak ve siz sonsuzluk boyunca kaybolacaksınız!
 Dördüncü toprak türü, iyi topraktı. Çiftçinin iyi ve  verimli toprağa ektiği tohum kök saldı, filizlendi ve öylesine bol ürün verdi  ki, çiftçi ektiğinden yüz kat fazlasını biçti. Tohumu alan iyi toprak, Tanrı’nın  Sözü’nü işiten ve onu iyi ve sağlam bir  yürekte saklayan, böylece doğruluk ve sonsuz yaşam üreten bir insanın  yüreğini sembolize eder. Tanrı’nın Sözü diridir, güçlüdür ve bu Sözü  alçakgönüllülük ile ve içten bir şekilde kabul eden herkeste sonsuz yaşam ve  doğruluk üretecektir.
İsa’nın, ekincinin ektiği tohum  benzetmesinde öğrettikleri kısaca bunlardır. Tanrı Sözü, iyi tohuma benzer ve yüreklerimiz ise sert toprak gibidir. Tohumun sert  toprağa ekilebilmesinden önce ne olması gerekir? Her çiftçinin mutlaka bildiği  gibi, toprağı saban ile işlemek gerekir. Buna benzer şekilde, Tanrı’yı hoşnut  eden yürek de Tanrı Sözü’nün İyi Tohumu’nu kabul etmek için hazırlanmış olan  kırılmış ve pişman bir yürektir. Tanrı’yı hoşnut eden yürek, Tanrı’nın Sözü’nü  alçalarak ve iman ederek kabul eden yürektir. Kutsal Yazılar bu konuyu şu sözler  ile bildirirler: “”Şunu aklınızda tutun: herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta  yavaş olsun. Her türlü pisliği ve her tarafa yayılmış olan kötülüğü üstünüzden  sıyırıp atarak,içinize ekilmiş,  canlarınızı kurtaracak güçte olan sözü alçakgönüllülük ile kabul edin.”  (Yakup 1:19, 21)
Sizin yüreğinizin durumu nedir? Tanrı’nın,  peygamberleri aracılığı ile Kutsal Yazılarda söylediklerini kabul etmek için  hazırlanmış alçakgönüllü bir yüreğe sahip misiniz? Tanrı’nın Sözü yüreğinizde  büyüyor mu? Yoksa yüreğiniz, sert, kayalıkların bulunduğu, dikenli bir toprağa  mı benziyor? Tanrı’nın Sözü İyi Tohum’dur, ama yaşam ve bereketi yalnızca Söz’e  gerçekten inanan ve O’na itaat eden kişilerin yüreklerinde üretecektir.
Şimdi İsa’nın kalabalığa anlattığı bir  başka “çiftçi benzetmesine” kulak verelim. Bu benzetme Deliceler Benzetmesi olarak adlandırılır. Kutsal Yazılar şöyle der:
(Matta  13) 24 İsa onlara başka bir benzetme anlattı: “Göklerin Egemenliği, tarlasına iyi tohum eken adama  benzer. 25 Herkes uyurken adamın düşmanı geldi, buğdayın arasına  delice ekip gitti.  26 Ekin  gelişip başak salınca, deliceler de göründü. 27 Mal sahibinin  köleleri gelip ona şöyle dediler: “Efendimiz, sen tarlana iyi tohum ekmedin mi?  Bu deliceler nereden çıktı? 28 Mal sahibi, “Bunu bir düşman  yapmıştır” dedi. ‘Gidip deliceleri toplamamızı ister misin?’ diye sordu köleler.  29 ‘Hayır,’ dedi adam. ‘Deliceleri toplarken belki buğdayı da sökersiniz. 30 Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler.. Biçim vakti  orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı  ise toplayıp ambarıma koyun.’
 36Bundan sonra  İsa halktan ayrılıp eve gitti. Öğrencileri yanına gelip, ‘Tarladaki deliceler  ile ilgili benzetmeyi bize açıkla’ dediler. 37 İsa, ‘İyi tohumu eken İnsanoğlu’dur’  (Yani, Mesih olan Kendisidir) diye karşılık verdi. 38 ‘Tarla ise  dünyadır. İyi tohum, göksel egemenliğin oğulları, deliceler de kötü olanın  oğullarıdır. 39 Deliceleri eken düşman İblis’tir. Biçim vakti, çağın  sonu; orakçılar ise meleklerdir. 40 Deliceler nasıl toplanıp  yakılırsa, çağın sonunda da böyle olacaktır. 41-42 İnsanoğlu  meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi kötülük yapan  herkesi O’nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve  diş gıcırtısı olacaktır. 43 Doğru kişiler o zaman Babaları’nın  Egemenliği’nde güneş gibi parlayacaklar.  Kulağı olan işitsin!’  Amin.
Rab İsa, deliceler benzetmesinde, dünyayı  bir buğday tarlası ile kıyasladı. Tohum  Eken Kişi, İsa Mesih’i sembolize eder. Tarlada büyüyen buğday Mesih ile ilgili İyi Haber’e iman ettikleri için Tanrı’nın çocukları olan imanlıları  sembolize eder. Buğdayın arasına deliceleri eken düşman, Şeytan’dır. Deliceler, Tanrı’ya ait olmayan kişileri sembolize  ederler, çünkü Mesih ile ilgili İyi Haber’i kabul etmemişlerdir. Biçim zamanı, Yargı Günü’dür. Ambarda  toplanan buğday, Tanrı’nın huzurunda sonsuza kadar yaşama hakkına sahip olanları sembolize eder. Ama yine de, toplanan  ve yakılan deliceler, sonsuz ateşe atılacak olan kişileri ifade ederler.
Dinleyici dostlarımız, sizin durumunuz  nedir? Sizler buğday gibi misiniz?  Yoksa deliceler gibi mi? Yüreğiniz  araştırın. Yargı Günü geliyor! Yargıç kapıda! Yargı Günü’nde Yargıç ile yüz yüze  gelecek güvene sahip misiniz? Sizi cehennem ateşinden kurtarmak için gelmiş  Olan’ın hakkındaki İyi Haber’e yüreğinizde inandıysanız, korkmanıza gerek yok!  İsa Mesih’in Yargı Günü ile ilgili ilan etmiş olduğuna kulak verin. O, şöyle  dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim. Sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır.  Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir!” (Yuhanna 5:24) Amin!
Dinlediğiniz için teşekkürler. Bir sonraki  derste, Tanrı isterse, Müjde kitabında devam edeceğiz ve İsa’nın nasıl mucizevi  bir şekilde yalnızca beş somun ekmek ve iki balık ile beş bin kişinin karnını  doyurduğunu göreceğiz.
Sizler, Rab İsa’nın bugün işittiğiniz  sözlerini hatırlarken, Tanrı size bol anlayış versin:
 “Kulağı olan işitsin!”    (Matta 13:43)